Bedir’de Yaralanan Müşriğin Rasûlullâh’a Kastı
Umeyr bin Vehb, Bedir günü müslümanlara karşı müşriklerin safında savaşan birisiydi... Müslümanların ordusunu daha karşıdan görünce sayılarını tahmin ve tespit etmişti... Tam mânâsıyla cin fikirli bir adamdı...
Nitekim savaş sırasında çok şiddetli çarpışmış, daha sonra kılıç darbeleriyle yerlere yıkılmıştı... Müslümanlar onu ölüler arasında bırakıp gitmişlerdi!.. Hâlbuki o sadece yaralanmıştı, ölmemişti.
Zira, kaderinde bambaşka bir son yazılıydı onun!..
Müslümanlar gittikten sonra, ölülerin arasından sıyrılmış ve sürüne sürüne oradan uzaklaşmış ve Mekke’ye dönmüştü... Oğlu ise müslümanlara esir düşmüştü... İyileştikten sonra bir gün Haremi Şerif’e gelmiş, amcasının oğlu Safvan bin Umeyye ile birlikte dertleşiyorlardı...
Umeyr, gene bir türlü tesirinden kurtulamadığı Bedir savaşından bahsediyordu...
Safvan sözünü kesti onun:
− Andolsun ki, bu kadar yakınımız zâyi olduktan sonra yaşamanın hiçbir kıymeti yok!.. Böyle yaşamanın Allâh belâsını versin!.. Umeyr de ona hak verdi:
− Haklısın!.. Onlar öldükten sonra yaşamanın hiçbir faydası yok!.. Ancak ne yapayım ki başımda bir sürü borcum var!.. Üstelik borcumu ödeyecek beş kuruşluk malım da yok!.. Ardımdan çoluk çocuğumun perişan olmayacağını, açlık, sefaletten helâk olmayacaklarını bilsem, ben bilirdim ya O Muhammed’e yapacağımı!.. Neyse!.. Dua etsin gene de bu kadar borçlu oluşuma!..
− Ne yapardın?..
− Alır kılıcımı, atlar hayvanıma, doğruca gider Medine’ye öldürürdüm kendisini!..
− Nasıl varırdın yanına?..
− Sebep zaten hazır benim için... Oğlum ellerinde esir...
Onu kurtarmak için gidiyormuş gibi yapardım...
Safvan bu fırsatı kaçırmak istemedi:
− Peki ben senin bütün borcunu ve ailenin geçimini üzerime alsam, sen bu dediklerini yapar mısın?.. Bilirsin ki sözümde dururum ve dediklerimi yapmak için de şartlarım müsaittir!?. Ha?..
Umeyr bir an durdu ve düşündü. Sonra kararını açıkladı:
− Öyle ise bu konuştuklarımız tamamen aramızda kalsın ve kimseye açıklama!..
− Söz!..
Umeyr yerinden kalktı, evine gitti; kılıcını biledi ve zehirledi; sonra da atına atlayıp Medine yoluna koyuldu...