− Ya bunlar kimlerdir?.. diye sordum Cibrîl’e... Cevapladı:

− Bunlar zina yapan ve çocuklarını öldüren kadınlardır!..

Sonra İkinci Semâya çıktık!..

Orada Yusuf AleyhisSelâm ile buluştuk... Ümmetinden kendisine tâbi olanlar da etrafında idi... Yüzü Bedir Gecesi, Ay misali idi... Bana selâm verdi:

− Hoş geldin Sâlih Nebi, Sâlih kardeş!..

Sonra Üçüncü Semâya geçtik... Burada da teyzezade; İsa AleyhisSelâm ile Yahya AleyhisSelâm’la karşılaştım... Onlarla da selâmlaştım...

Sonra Dördüncü semâya geçtik... Orada da İdris ile buluştum... Selâmlaştık...

Sonra Beşinci Semâya geçtik...

Burada da kavmine sevdirilmiş olan Musa’nın kardeşi Harun ile buluştum.

Etrafında birçok tebaası vardı... Uzun sakallıydı... Onunla da selâmlaştık...

Sonra Altıncı Semâya geçtik...

Orada da İmam oğlu Musa ile karşılaştım... Kıllı bir vücudu vardı... Musa bana dedi ki:

− İnsanlar bana zulüm eder, Allâh’ın halkettiklerinin ekremi, der!..

Hâlbuki ben sadece ümmetimin ekremiyim!..

Sonra Yedinci Semâya geçtik.

Orada ben İbrahim AleyhisSelâm ile buluştum... Sırtını Beyt-i Mâmur’a dayamıştı...

Beni selâmladı...

Sonra bana:

− İşte senin mekânın ve ümmetinin mekânı burasıdır!.. denildi.

Sonra Beyt-i Mâmur’a girip namaz kıldım... Ona her gün yetmiş bin melek girer de, bir daha kıyamete kadar hiç sıra gelmez...

Sonra Cibrîl beni öyle yükseklere çıkardı ki, yazı yazan kalemin cızırtılarını duydum...

Nihayet Sidre-i Münteha’ya geldim... Burada Cibrîl bana:

− İşte burası Sidre-i Münteha’dır!.. Ben, buradan parmak ucu kadar ileri gitsem, yanarım!.. dedi.

Nihayet Rabbimle karşılaştım...

− Et tahıyyatu el mübarekâtu ves salâvatu vet tayyibatu... diyerek Rabbime selâm verdim...

Buyurdu:

− Es Selâmu aleyke eyyühen nebiyyü ve rahmetullâhi ve berekâtuhu!..

Bunun üzerine Allâh’ın selâmının bütün ümmetime de şâmil olmasını istediğimden ilave ettim:

− Es Selâmu aleyna ve alâ ibadillahis sâlihiyn...

Bundan sonra Allâhû Tealâ ümmetime 50 vakit namazı farz kıldı...

Bundan sonra döndüm... Yolda Musa’ya rastladım. Bana sordu:

− Allâhû Teâlâ ümmetine neyi farz kıldı?.. Ben de anlattım...

− Elli vakit namazı farz buyurdu... Musa ikaz etti:

− Rabbine dön!.. Zira ümmetin buna tahammül edemez!..

Bunun üzerine Rabbimin yanına döndüm... Niyaz ettim... Rabbim 50 vakitten 10’unu indirdi... Dönüşte Musa sordu. Bende:

− 40 vakte indirdi farz namazı!.. dedim. O gene:

− Ümmetin buna da dayanamaz!.. Rabbine gene müracaat et! dedi...

Tekrar müracaat ettim... Rabbım 10 vakit daha indirdi...

Dönüşte Musa tekrar sordu:

− 30 vakte indirdi!.. dedim. O gene:

− Ümmetin buna da takat getiremez... Gene Rabbine müracaat et!.. dedi.

Tekrar Rabbime niyaz ettim... Bu defa 10 vakit daha indirdi.

Dönüşte Musa gene sordu:

− Rabbim farz namaz sayısını 20’ye indirdi... dedim. O gene ikaz etti:

− Ümmetin bunu da kaldıramaz... Tekrar Rabbine rica et!..

Nihayet Rabbim 10 vakte indirdi...

Ben de böylece Musa’nın yanına döndüm... O beni gene ikaz ettti:

− Ümmetin buna dahi takat getiremez!.. Tekrar Rabbine müracaat et!..

Tekrar Rabbime müracaat ettim... 5 Vakit daha indirdi...

− Onlar beştir; fakat yine onlar ellidir!.. BENİM NEZDİMDE VERİLEN HÜKÜM DEĞİŞTİRİLMEZ!.. buyurdu...

Musa’nın yanına döndüğümde o gene:

− Tekrar müracaat et; ümmetin buna bile tahammül edemez!.. dedi. Ben de:

− Rabbimden utanır oldum!.. dedim.

Bundan sonra cennet ve cehennemi gördüm ve tekrar döndüm...”

Evet... Mi’râctan döndükten sonra Efendimiz AleyhisSelâm bunu bütün Mekkelilere anlatmaya karar verdi... Fakat onların inanmayacaklarını da biliyordu... Hatta bunu yolculuk sırasında Cibrîl’e söylemiş de ondan:

− Ebu Bekir seni tasdik eder!.. O Sıddîk’tır!.. cevabını almıştı...

Bunu söyleyince Ümmü Hani, Efendimiz AleyhisSelâm’ın rıdasına yapışarak:

− Ey Allâh’ın Rasûlü, sakın bunu halka açıklama!.. Seni kimse tasdik etmez ve bu yüzden de rencide ederler... dedi.

Efendimiz AleyhisSelâm ise açıklamakta azîmli idi:

− Vallâhi ben bunu açıklayacağım...

Bundan sonra Efendimiz AleyhisSelâm Haremi Şerif’e inip bunu orada, Mekkelilere açıkladığı zaman, onlar şaştılar ve:

− Yâ Muhammed, bu söylediklerine bir delilin var mı? Biz bugüne kadar böyle bir şey işitmedik... dediler.

Bu arada Ebu Cehil oraya gelmişti; alaylı bir şekilde sordu:

− Ne o, yeni bir şeyler mi var?..

Efendimiz AleyhisSelâm da cevap buyurdu:

− Evet!..

− Nedir o?..

17 / 72

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!