Nihayet bir raddede bütün mukavemetleri kırılarak Efendimiz AleyhisSelâm’a koşup:
“Rabbine dua et de, bizi bu azaptan kurtarsın!..” dediler.
Bunun üzerine Efendimiz AleyhisSelâm tekrar Allâhû Teâlâ’ya niyazda bulunarak kıtlık azabının onların üzerinden kaldırılmasını sağladı...
Ancak Mekkeli müşrikler bu hâdiseden de ibret almadılar ve inatlarında devam etttiler... Nitekim Duhân Sûresi’nin bir bölümünde bu mesele izah edildi ve müşriklerin bu hareketlerinin de cezasız kalmayacağı açıklandı:
“Semânın apaçık bir duhân (duman) olarak geleceği (insanî hakikatin fark edileceği) süreci gözetle!
İnsanları kaplar! Bu feci bir azaptır (hakikatin fark edilip gereğinin uygulanmamış olması yüzünden)!
“Rabbimiz! Azap veren hâlden bizi çıkar; doğrusu biz iman edenleriz (artık)!”
Onlar nerede bu durumda, düşünüp ders almak nerede? Hâlbuki onlara apaçık bir Rasûl de gelmişti...
Sonra Ondan yüz çevirdiler ve: “Öğretilmiş bir cinnîdir” dediler.
Muhakkak ki biz o azabı birazcık açıp kaldırırız... (Ne var ki) siz eski hâlinize geri dönersiniz.
O süreçte (semânın apaçık bir duman olarak geldiğinde) en büyük yakalayışla yakalarız... Muhakkak ki biz yapılan suçların sonuçlarını yaşatanız!” (44.Duhân: 10-16)