80 - 'Abese Sûresi
"Euzü Billahi mineş şeytanir racim"
BismillahirRahmanirRahıym
- 
        ‘Abese ve tevella; Asıldı yüzü ve çevirdi yüzünü! 
- 
        En câehül’a’mâ; O âmâ geldi diye. 
- 
        Ve ma yüdriyke le’allehu yezzekkâ; Ne bilirsin, belki o arınacak! 
- 
        Ev yezzekkeru fetenfe’ahüzzikra; Yahut hatırlatılanı düşünecek de böylece o zikra (hatırlatma) kendisine fayda verecek! 
- 
        Emma menistağnâ; Kendini mustağni görene gelince... 
- 
        Feente lehu tesaddâ; Sen ona ilgi gösteriyorsun! 
- 
        Ve ma ‘aleyke ella yezzekkâ; Onun arınmamasından sana ne! 
- 
        Ve emma men câeke yes’â; Ama sana öğrenme hevesiyle gelen o! 
- 
        Ve hüve yahşâ; O haşyet duyuyor! 
- 
        Feente ‘anhu telehha; Sen onunla ilgilenmiyorsun! 
- 
        Kellâ inneha tezkiretun; Hayır, muhakkak ki o hatırlatmadır. 
- 
        Femen şâe zekereh; Dileyen Onu hatırlar! 
- 
        Fiy suhufin mükerremetin; Çok şerefli kayıtlardadır, 
- 
        Merfû’atin mutahheretin; Ulviyete yükseltilmiş ve tümüyle arınmış! 
- 
        Bieydiy seferetin; Sefere’nin (yazıcı meleklerin) elleri (kuvveleri) ile. 
- 
        Kiramin berereh; Keriym (şerefli, üstün) ve Barr (daima iyilik ve tâat sadır olan Sefere). 
- 
        Kutilel’İnsanu ma ekfereh; Ölesi (de hakikati göresi) insan, ne kadar da inkârcıdır! 
- 
        Min eyyi şey’in halekah; Hangi şeyden yarattı onu? 
- 
        Min nutfetin, halekahu fekadderehu; Bir nutfeden yarattı onu; tabiatını oluşturdu! 
- 
        Sümmessebiyle yesserah; Sonra yolunu kolaylaştırdı ona. 
- 
        Sümme ematehu feakbereh; Sonra öldürdü de kabre (bedene) yerleştirdi onu. 
- 
        Sümme izâ şâe enşerah; Sonra onu dilediğinde kabrinden (bedeninden) bâ’s eder. 
- 
        Kellâ lemma yakdı ma emerah; Hayır! Ona emrettiği şeyi henüz yerine getirmedi (Hilâfetinin tam hakkını veremedi). 
- 
        Felyenzuril’İnsanu ila ta’âmih; İnsan yediğine bir baksın! 
- 
        Enna sabebnelmâe sabbâ; Doğrusu biz o suyu bolca akıtıp döktük. 
- 
        Sümme şakaknel’Arda şakka; Sonra arzı bir şakk ile yardık da (böylece), 
- 
        Feenbetna fiyha habbâ; Orada ekinler yetiştirdik. 
- 
        Ve ‘ineben ve kadbâ; Üzüm, taze yonca, 
- 
        Ve zeytunen ve nahlâ; Zeytin, hurma, 
- 
        Ve hadâika ğulba; Sık ve iri ağaçlı bahçeler, 
- 
        Ve fakiheten ve ebba; Meyve ve çayır, 
- 
        Meta’an leküm ve lien’amiküm; Siz ve en’amınız yararlansın diye. 
- 
        Feizâ câetissâhhatu; O korkunç sayha duyulduğunda, 
- 
        Yevme yefirrulmer’u min ahıyh; O süreçte kişi, kardeşinden kaçar, 
- 
        Ve ümmihi ve ebiyh; Anasından, babasından, 
- 
        Ve sahıbetihi ve beniyh; Karısından ve oğullarından! 
- 
        Liküllimriin minhüm yevmeizin şe’nün yuğniyh; O süreçte onlardan her birinin derdi kendi işidir! 
- 
        Vucûhun yevmeizin müsfiretün; O süreçte yüzler (vardır) parıldar! 
- 
        Dahıketün müstebşiretün; Gülen, müjdelendiğiyle sevinçli! 
- 
        Ve vucûhun yevmeizin ‘aleyha ğaberetün; O süreçte nice yüzler de (vardır) toz kapatmış! 
- 
        Terhekuha kateretün; Onu da karalık bürür! 
- 
        Ülâike hümül keferetül fecerah; İşte bunlar facir (bâtıla meyleden) hakikat bilgisini inkâr edenlerin ta kendileridirler!