70 - Me'aric Sûresi
"Euzü Billahi mineş şeytanir racim"
BismillahirRahmanirRahıym
- 
        Seele sâilun Bi’azâbin vakı’; Sorgulayan, gerçekleşecek azabını sordu! 
- 
        Lilkâfiriyne leyse lehû dafi’; Hakikat bilgisini inkâr edenler içindir (azap olan ölüm)! Onu savacak yoktur. 
- 
        MinAllâhi Ziylme’aric; Zül Mearic (pek çok urûc edeni olan) Allâh’tandır! 
- 
        Ta’rucül Melaiketu verRuhu ileyhi fiy yevmin kâne mikdaruhû hamsiyne elfe senetin; Melekler ve ruh, miktarı (size) elli bin sene gibi olan bir süreç içinde urûc ederler (hakikatlerindeki Allâh’a ermek için yöneliş süreci) O’na. 
- 
        Fasbir sabren cemiyla; O hâlde güzel bir sabır ile sabret. 
- 
        İnnehüm yeravnehu be’ıyda; Muhakkak ki onlar onu (azap günü olan ölümü) uzak görüyorlar! 
- 
        Ve nerahu kariyba; Biz ise onu yakın görüyoruz! 
- 
        Yevme tekûnüsSema’u kelmühl; O gün semâ, erimiş maden gibi olur. 
- 
        Ve tekûnulcibalu kel’ıhn; Dağlar renkli yün gibi olur. 
- 
        Ve lâ yes’elu hamiymun hamiyma; Dostların birbirini arayacak hâli kalmaz! 
- 
        Yubassarûnehüm* yeveddülmücrimu lev yeftediy min ‘azâbiyevmeizin Bibeniyh; Birbirlerine gösterilirken insanlar... Suçlular, o sürecin azabından kendini kurtarmak için oğullarını fidye olarak (ateşe) vermeyi düşünür... 
- 
        Ve sahıbetihi ve ahıyh; Karısını, kardeşini; 
- 
        Ve fasıyletihilletiy tü’viyh; Aralarında yaşadığı tüm yakınlarını; 
- 
        Ve men fiyl’Ardı cemiy’an sümme yünciyh; Yeryüzünde yaşamış olanların tümünü (fidye verse) de kendini kurtarsa! 
- 
        Kellâ* inneha Lezâ; Hayır, asla! Muhakkak ki o Leza’dır (dumansız alev). 
- 
        Nezza’aten lişşeva; Derilerini kavurup soyan! 
- 
        Ted’u men edbere ve tevella; (O Leza) çağırır (hakikatine davet olunduğunda) arkasını dönüp, yüz çevirip gideni! 
- 
        Ve ceme’a feev’a; Toplayıp da servet yığanı! 
- 
        İnnel’İnsane hulika helû’a; Muhakkak ki insanın yaratılışında hırs ve doyumsuzluk mevcuttur! 
- 
        İzâ messehüşşerru cezû’a; Ona hoşlanmadığı şeyle karşılaştığında feryat edip bağırandır (tahammülsüz)! 
- 
        Ve izâ messehülhayru menû’a; Ona hayır ulaştığında ise pinti, bencildir! 
- 
        İllelmusalliyn; Sadece musallîn (bilfiil salât yaşayanlar) müstesna! 
- 
        Elleziyne hüm ‘alâ Salâtihim dâimun; Onlar ki sürekli salâttadırlar (sürekli Allâh’a yönelişlerini muhafaza ederler)! 
- 
        Velleziyne fiy emvalihim hakkun ma’lum; Onlar ki, onların mallarında bilinen bir hak vardır; 
- 
        Lissâili velmahrum; Yardım talep eden ve mahrum için. 
- 
        Velleziyne yusaddikune Biyevmiddiyn; Onlar ki, din (ceza - yapılanların sonucunun yaşanacağı) süreçlerini tasdik ederler! 
- 
        Velleziyne hüm min ‘azâbi Rabbihim müşfikun; Onlar ki, Rablerinin azabından endişe duyanlardır. 
- 
        İnne ‘azâbe Rabbihim ğayru me’mun; Muhakkak ki Rablerinin azabına karşı güvenceleri yoktur! 
- 
        Velleziyne hüm lifurûcihim hafizun; Onlar ki, cinsel organlarını aşırılıktan korurlar. 
- 
        İlla ‘alâ ezvacihim ev mameleket eymanuhüm feinnehüm ğayru melumiyn; Eşleri veyahut tasarrufları altındakiler müstesna! Çünkü onlar (bundan dolayı) kınanmazlar! 
- 
        Femenibteğa verae zâlike feülaike hümül ‘adun; Artık kim bundan ötesini isterse, işte onlar sınırı aşanların ta kendileridirler! 
- 
        Velleziyne hüm liemanatihim ve ‘ahdihim ra’un; Onlar ki (insanın yüklendiği) emanetlerine ve (Allâh’a) ahdlerine riayet edicilerdir! 
- 
        Vellezine hüm Bişehadatihimkaimun; Onlar ki, şehâdetlerinde kaîmlerdir (“ŞehidAllâhu ennehu...”Âl-u İmran: 18. âyetine atıf. A.H.)! 
- 
        Velleziyne hüm ‘alâ Salâtihim yuhafizun; Onlar ki salâtlarını muhafaza ederler (Allâh’a yöneliş hâllerini sürekli korurlar). 
- 
        Ülaike fiy cennatin mükremun; İşte bunlar cennetlerde ikram olunanlardır. 
- 
        Femalilleziyne keferu kıbeleke muhtı’ıyn; O hakikat bilgisini inkâr edenlere ne oluyor ki sana şaşkın düşkün geliyorlar? 
- 
        ‘Anilyemiyni ve ‘anişşimali ‘ıziyn; Sağdan ve soldan bölük bölük! 
- 
        Eyatme’u küllümriin minhüm enyüdhale cennete na’ıym; Onlardan her bir kişi, nimet cennetine dâhil olunacağını mı umuyor? 
- 
        Kellâ* inna halaknâhüm mimma ya’lemun; Hayır, asla! Muhakkak ki biz onları bildikleri şeyden (spermden) yarattık! 
- 
        Felâ uksimu BiRabbilmeşarikıvelmeğaribi inna liKadirun; Doğuların ve batıların Rabbi olarak kasem ederim ki, gerçekten biz her şeye gücü yetenleriz! 
- 
        Alâ en nübeddile hayren minhüm ve ma nahnu Bimesbukıyn; Onların yerine onlardan daha hayırlısını getirmeye... Biz önüne geçilmeyen gücüz! 
- 
        Fezerhüm yehûdu ve yel’abu hattâ yülaku yevmehümülleziy yû’adun; Bırak onları, vadolundukları süreçlerine kavuşuncaya kadar (dünyalarına) dalsınlar ve oynasınlar! 
- 
        Yevme yahrucune minel’ecdasi sira’an keennehüm ila nusubin yûfidûn; O gün kabirleri olan bedenlerden hızla fırlarlar! Sanki onlar dikilmiş putlara hızlıca koşuyorlar. 
- 
        Haşi’aten ebsaruhüm terhekuhüm zilletun, zâlikelyevmülleziy kânu yû’adun; Gözleri dehşetten önlerine eğik, kendilerini de bir zillet kaplamış oldukları hâlde... İşte bu, vadolundukları o süreçtir!