Duhân Sûresi: 1-59
AÇIKLAMA:
Duhân Sûresi, kaynak tertiplerde “Havâmiym (Hâ-Miym’ler)”in beşinci sûresi olarak, Zuhruf Sûresi’nden sonraya yerleştirilmiştir!..
“DUHÂN (duman)” İSMİ’ni, hadîs-i şerîflerde kıyamet’in on büyük alâmetinden olan ve bu sûre’nin 10.âyetinde geçen “Duhân” kelimesinden alır!..
Esbâb-ı Nüzûl olarak Duhân Sûresi’nin bazı âyetleri ile ilgili rivayetler vardır!.. Ancak rivayet edilen hâdiseler ile ilgili olduğu söylenen âyetlerin çoğu arasında sebeb-i nüzûl olacak bir bağlantı, metin ve siyer olarak mümkün görünmemektedir!..
34-36.âyetlerle ilgili rivayet, o ortam ve tebliğ işi hakkında bilgi olarak yararlı olabilir:
“Muhakkak ki bunlar şöyle derler: ‘O ilk ölümümüzden ilerisi yok; biz ölüm sonrasında diriltilecek değiliz! Eğer sözünüz doğruysa haydi atalarımızı getirin!’” (34-36) âyetlerinin Ebû Cehl’in: “Yâ Muhammed, eğer sözlerin gerçek ise bize atalarımızdan ikisini diriltip bir getirsen ya... Bunlardan birisi Kusayy İ. Kilâb olsun... O, doğru sözlü bir adammış; onu diriltip getir de ona soralım ölümden sonra neler olacak?” demesi üzerine nâzil olduğu rivayet edilir...
“El-Mevtet’ül Ûlâ= İlk Ölüm (fiziki ölüm)” anlamına gelen tâbir, Kurân’da üç âyette geçer; biri Sâffât: 59’da, ikisi de bu sûrede 35inci ve 56ncı âyetlerdir!.. Bu ölümü doğal olarak tüm insanlar kabul eder, fakat kimisi ölüm ötesini/ba’sı inkâr eder, kimisi ise Rasûl ve Nebiler’in haber verdiği üzere kabul eder!.. 35.âyet, inkâr edenleri bahsederken; 56.âyet, iman edenlere “Onda, ilk ölümden başka ölüm tatmazlar (ölümsüzdürler)!” diyerek ebedî hayatı müjdeler!..
“B”İsmillâhir Rahmânir Rahıym
1-) Haa, Miiiym;
Ha (hayat), Miiim (ilim - Hakikat-i Muhammedî);
2-) Vel Kitabil mubiyn;
Kitab-ı Mubiyn (apaçık Sünnetullâh ve hakikati Bilgisi).
3-) İnna enzelnahu fiy leyletin mübareketin inna künna münziriyn;
Biz Onu mübarek bir gecede (“yok”luk hâlinin yaşandığı anda) inzâl ettik! Uyaranlar biziz!
4-) Fiyha yüfreku küllü emrin Hakiym;
Bütün işlerin hikmeti onda (o “yok”luk hâli içinde) fark edilir;
5-) Emren min ındiNA* inna künna mursiliyn;
İndîmizden hüküm ile! (Rasûlleri) irsâl edenler biziz!
6-) Rahmeten min Rabbik* inneHU HUves Semiy’ul ‘Aliym;
(İrsâl olanın) Rabbinden Rahmet olarak! Muhakkak ki O, “HÛ”; Semi’dir, Aliym’dir.
7-) Rabbis Semavati vel Ardı ve ma beynehüma* in küntüm mukıniyn;
Semâların, arzın ve ikisi arasındakilerin Rabbidir... Yakîne erenlerdenseniz!
8-) Lâ ilâhe illâ HUve yuhyiy ve yümiyt* Rabbüküm ve Rabbü abaikümül evveliyn;
Tanrı yok; sadece “HÛ”; diriltir ve öldürür! Rabbinizdir ve atalarınızın da rabbidir!
9-) Belhüm fiy şekkin yel’abun;
Hayır, onlar kuşkulu yaşam içinde, (dünya hayatıyla) eğlenip duruyorlar.
10-) Fertekıb yevme te’tis Semau Bi duhanin mubiyn;
Semânın apaçık bir duhân (duman) olarak geleceği (insanî hakikatin fark edileceği) süreci gözetle!
11-) Yağşen Nas* hazâ azâbün eliym;
İnsanları kaplar! Bu feci bir azaptır (hakikatin fark edilip gereğinin uygulanmamış olması yüzünden)!
12-) Rabbenekşif ‘annel azâbe inna mu’minun;
“Rabbimiz! Azap veren hâlden bizi çıkar; doğrusu biz iman edenleriz (artık)!”
13-) Enna lehümüz Zikra ve kad caehüm Rasûlün mubiyn;
Onlar nerede bu durumda, düşünüp ders almak nerede? Hâlbuki onlara apaçık bir Rasûl de gelmişti...
14-) Sümme tevellev ‘anhu ve kalu muallemün mecnun;
Sonra Ondan yüz çevirdiler ve: “Öğretilmiş bir cinnîdir” dediler.
15-) İnna kâşifül azâbi kaliylen inneküm ‘aidun;
Muhakkak ki biz o azabı birazcık açıp kaldırırız... (Ne var ki) siz eski hâlinize geri dönersiniz.
16-) Yevme nebtışul batşetel kübra* inna müntekımun;
O süreçte (semânın apaçık bir duman olarak geldiğinde) en büyük yakalayışla yakalarız... Muhakkak ki biz yapılan suçların sonuçlarını yaşatanız!
17-) Ve lekad fetenna kablehüm kavme fir’avne ve caehüm Rasûlün keriym;
Andolsun ki onlardan önce Firavun kavmini de güç işlerle denedik... Onlara kerîm bir Rasûl gelmişti.
18-) En eddu ileyye ıbadAllâh* inniy leküm Rasûlün emiyn;
“Allâh’ın kullarını bana teslim edin... Muhakkak ki ben güvenilir Rasûlüm...” (dedi).
19-) Ve en lâ ta’lu alAllâhi* inniy atiyküm Bi sultanin mubiyn;
“Allâh’a karşı üstünlük taslamayın (Rasûle isyan etmeyin)... Size apaçık karşı konulamaz delil ortaya koydum.”
20-) Ve inniy ‘uztü Bi Rabbiy ve Rabbiküm en tercumun;
“Beni taşlayarak öldürme arzunuzdan Rabbim (Hakikatim olan Esmâ kuvvesine) ve sizin de Rabbiniz olana (hakikatinize) sığındım.”
21-) Ve in lem tu’minu liy fa’tezilun;
“Bana iman etmediyseniz, hiç olmazsa benden uzaklaşın!”
22-) Fedea Rabbehu enne haülai kavmün mücrimun;
(Musa da) Rabbine yöneldi: “Bunlar suçlu (şirk koşan) bir toplum!”
23-) Feesri Bi ‘ıbadiy leylen inneküm müttebe’un;
(Rabbi dedi ki): “Kullarımı gece oradan yürüt (uzaklaştır)... Muhakkak ki siz izleneceksiniz.”
24-) Vetrukil bahre rehva* innehüm cündün muğrakun;
“Denizi açık olduğu hâlde bırak... Muhakkak ki onlar boğulmuş bir ordudur.”
25-) Kem tereku min cennatin ve ‘uyun;
Nice cennet (bahçe) ve gözelerini terk ettiler.
26-) Ve züru’ın ve mekamin keriym;
Nice ekinler ve güzel mekânlarını da...
27-) Ve na’metin kânu fiyha fakihiyn;
Keyif aldıkları nice nimeti de!
28-) Kezâlike ve evrasnâha kavmen âhariyn;
İşte böyle... Onları başka bir topluma miras kıldık.
29-) Fema beket aleyhimüs Semaü vel Ardu ve ma kânu münzariyn;
Onlara (bedensellikte boğulanlara) semâ ve arz ağlamadı ve onlar nazar edilenlerden olmadılar.
30-) Ve lekad necceyna beniy israiyle minel azâbil mühiyn;
Andolsun ki İsrailoğullarını o aşağılayıcı azaptan kurtardık...
31-) Min fir’avn* innehu kâne aliyen minel müsrifiyn;
Firavun’dan (benliğin sembolü)! Muhakkak ki O, üstünlük taslayan, israf edenlerden (hakikatindeki kuvveleri boşa harcayan) idi.
32-) Ve lekadıhternahüm alâ ‘ılmin alel alemiyn;
Andolsun ki onları (İsrailoğullarını), bir İLİM ile âlemlere (insanlar) üstün seçtik!
33-) Ve ateynahüm minel âyâti ma fiyhi belaun mubiyn;
Onlara içinde apaçık bir imtihan olan işaretlerden verdik.
34-) İnne haülai le yekulun;
Muhakkak ki bunlar şöyle derler:
35-) İn hiye illâ mevtetünel ula ve ma nahnu Bi münşeriyn;
“O ilk ölümümüzden ilerisi yok; biz ölüm sonrasında diriltilecek değiliz!”
36-) Fe’tu Bi abaina in küntüm sadikıyn;
“Eğer sözünüz doğruysa haydi atalarımızı getirin!”
37-) Ehüm hayrun em kavmü tübbe’ın velleziyne min kablihim* ehleknahüm, innehüm kânu mücrimiyn;
Onlar mı daha hayırlı yoksa Tubba’ (Yemen hükümdarına verilen ad) halkı ve onlardan (Tubba’ halkından) öncekiler mi? Onları helâk ettik! Muhakkak ki onlar suçlular (şirk ehli) idiler.
38-) Ve ma hâlâknes Semavati vel Arda ve ma beynehüma la’ıbiyn;
Semâları, arzı ve ikisi arasında olanları oyun olsun diye halketmedik...
39-) Ma hâlâknahüma illâ Bil Hakkı ve lâkinne ekserehüm lâ ya’lemun;
Biz onları yalnızca Hak (Esmâ özelliklerimizin açığa çıkışı) olarak yarattık! Ne var ki onların çoğunluğu (bu hakikati) bilmezler.
40-) İnne yevmel fasli miykatühüm ecme’ın;
Belirlenmiş ayırt etme sürecinde onların hepsi bir araya gelecektir.
41-) Yevme lâ yuğniy mevlen an mevlen şey’en ve lâ hüm yünsarun;
Dostun dostundan bir şey uzaklaştıramadığı süreçtir o! Onlara yardım da olunmaz...
42-) İlla men rahımAllâh* inneHU HUvel ‘Aziyzur Rahıym;
Allâh’ın rahmet ettikleri müstesna... Muhakkak ki O, “HÛ”; Aziyz’dir, Rahıym’dir.
43-) İnne şeceretez zakkum;
Gerçek ki zakkum ağacı,
44-) Ta’amül esiym;
Esîm’in (Hakikatini inkâr edenin) yiyeceğidir!
45-) Kel mühl* yağliy fiyl butun;
Erimiş maden gibidir; karınlarda kaynar.
46-) Keğalyil hamiym;
Kaynar suyun kaynaması gibi.
47-) Huzûhü fa’tiluhu ila sevail cahım;
“Tutun onu da yakan ateşin ortasına sürüyerek götürün...”
48-) Sümme subbu fevka re’sihi min azâbil hamiym;
“Sonra da, o kaynar suyun azabını onun başından aşağı dökün!”
49-) Zuk* inneke entel ‘Aziyzül Keriym;
“Tat! Sen (güya) Aziyz’din, Keriym’din!”
50-) İnne hazâ ma küntüm Bihi temterun;
“İşte bu, şüpheyle karşıladığınız (iman etmediğiniz) şeydir!”
51-) İnnel müttekıyne fiy mekamin emiyn;
Muhakkak ki korunmuş olanlar, güvenliktedirler.
52-) Fiy cennatin ve ‘uyun;
Cennetlerde ve gözelerdedirler!
53-) Yelbesûne min sündüsin ve istebrakın mütekabiliyn;
Karşılıklı olarak ince ipekten ve parlak atlastan giyerler.
54-) Kezâlik* ve zevvecnahüm Bi hurin ıyn;
İşte böyle... Onları (Esmâ kuvvesi olarak açığa çıkan şuur varlık insanı) Hur-i Iyn olanlar (üstün ve net görüş {FUAD} özelliklerine sahip bedenler) ile eşleştirdik!
55-) Yed’une fiyha Bi külli fakihetin aminiyn;
Onda, güvenli ortamdakiler olarak her çeşit meyveyi (marifetlerini açığa çıkarmayı) isterler.
56-) Lâ yezûkune fiyhelmevte illel mevtetel ula* ve vekahüm azâbel cahım;
Onda, ilk ölümden başka ölüm tatmazlar (ölümsüzdürler)! Onları yanma azabından korumuştur.
57-) Fadlen min Rabbik* zâlike hüvel fevzül ‘azıym;
Rabbinden bir lütuf olarak! İşte bu, azîm kurtuluşun ta kendisidir!
58-) Feinnema yessernahü Bi lisanike leallehüm yetezekkerun;
Biz Onu lisanın olarak kolaylaştırdık, umulur ki üzerinde düşünürler diye.
59-) Fertekıb innehüm murtekıbun;
Seyret bekle! Muhakkak ki onlar da beklemektedirler.