Mâide Sûresi: 12-37

AÇIKLAMA:

 

Mâide Sûresi: 12-37 âyet grubu, ehl-i kitap yahudi ve hristiyanlar’ın kendi dinleri hakkında mîsak’larını bozup (dünya’ya) tard edildikleri gibi, iman ederlerse zafer vaad edilen Hz. Rasûlullâh (a.s)’a da samimi ve vefâlı olmadıkları hakkında, müslümanlara da ibretler göstermek üzere nâzil olmuş!..

 

12-) Ve lekad ehazellahu miysâka beni israiyl* ve beasna minhümüsney aşere nekıyba* ve kalAllâhu inniy meaküm* lein ekamtümüs Salate ve ateytümüz Zekate ve amentüm Bi rusuliy ve azzertümuhüm ve akradtümullahe kardan hasenen leükeffirenne anküm seyyiatiküm ve leüdhılenneküm cennatin tecriy min tahtihel enhar* femen kefere ba’de zâlike minküm fekad dalle sevaes sebiyl;

Andolsun ki Allâh, İsrailoğullarının sözünü aldı... Onlardan on iki temsilci bâ’s ettik... Allâh şöyle buyurmuştu: “Ben muhakkak sizinleyim... Salâtı ikame ettiğiniz, zekâtı verdiğiniz, Rasûllerime iman edip onlara yardımcı olduğunuz; Allâh’a karz-ı hasen ile borç verdiğiniz takdirde, kötülüklerinizi sizden silerim; elbette sizi altlarından nehirler akan cennetlere koyarım... Bundan sonra sizden kim hakikati inkâr ederse, gerçekten yolun ortasından sapmıştır.”

13-) Fe Bi ma nakdıhim miysakahüm leannahüm ve cealna kulubehüm kasiyeten, yuharrifunel kelime an mevadı’ıhi ve nesu hazzan mimma zükkiru Bihi, ve lâ tezalu tattaliu alâ hainetin minhüm illâ kaliylen minhüm fa’fü anhüm vasfah* innAllâhe yuhıbbul muhsiniyn;

Ahdlerini bozmaları ile onları lânetledik ve kalplerini katılaştırdık (anlayışlarını kilitledik)! Kelimelerdeki mânâları asıl anlamlarından saptırırlar. Uyarıldıkları hakikatlerden haz almayı unuttular... Pek azı hariç, onlardan daima hainlik görürsün... Onları affet, aldırma! Muhakkak ki Allâh ihsan sahiplerini sever.

14-) Ve minelleziyne kalu inna nesara ehazna miysâkahüm fe nesu hazzan mimma zükkiru Bih* feağreyna beynehümül ‘adavete vel bağdae ila yevmil kıyameti, ve sevfe yünebbiuhumullâhu Bi ma kânu yasne’un;

“Biz Nasarayız” diyenlerden de söz almıştık! Bunlar da hatırlatıldıkları şeyden bir hisse almayı unuttular... Biz de onların arasına, kıyamet süreci başlayana kadar düşmanlık ve nefret saldık... Allâh onlara ne üretip oluşturduklarını gösterecektir.

15-) Ya ehlel Kitabi kad caeküm Rasûlüna yübeyyinü leküm kesiyren mimma küntüm tuhfune minel Kitabi ve ya’fu an kesiyr* kad caeküm minAllâhi nûrun ve Kitabun mubiyn;

Ey hakikat bilgisi verilmiş olanlar... Hakikat bilgisinden gizlediklerinizin birçoğunu size açıklayan ve birçoğunu (gizlemenizi de)affeden Rasûlümüz geldi... Gerçekten size Allâh’tan bir Nûr ve Kitab-ı Mubiyn (açık seçik Sünnetullâh bilgisi) gelmiştir.

16-) Yehdiy Bihillâhu menittebe’a rıdvaneHU sübüles selâmi ve yuhricühüm minaz zulümati ilennûri BiizniHİ ve yehdiyhim ila sıratın müstekıym;

Rıdvanına (insandaki Esmâ hakikatiyle tahakkuk kuvvesi - melekesi) tâbi olanları, Allâh hakikatleri olan Esmâ özellikleriyle, hakikate erdirir; onları Esmâ bileşimlerinin elvermesiyle karanlıklardan nûra çıkarır ve onları doğru yaşam yoluna yöneltir.

17-) Lekad keferalleziyne kalu innAllâhe HUvel Mesiyhubnü Meryem* kul femen yemlikü minAllâhi şey’en in erade en yühlikel Mesiyhabne Meryeme ve ümmehu ve men fiyl Ardı cemiy’a* ve Lillâhi mülküs Semavati vel Ardı ve ma beynehüma* yahlüku ma yeşa’ * vAllâhu alâ külli şey’in Kadiyr;

Andolsun ki “Allâh, Meryemoğlu Mesih’tir” diyenler hakikati inkâr etmişlerdir! De ki: “Eğer Meryemoğlu Mesih’i, Onun anasını ve yeryüzünde kim varsa hepsini birden helâk etmeyi dilerse, kim Allâh’a karşı koyacak bir kuvvete sahiptir?”... Semâların, arzın ve ikisi arasındakilerin varlığı Allâh (Esmâ ül Hüsnâ özelliklerinin açığa çıkması - seyri) içindir! Dilediğini yaratır! Allâh her şeye Kaadir’dir.

18-) Ve kaletil yehudü vennesara nahnü ebnaullahi ve ehıbbauHU, kul felime yüazzibüküm Bi zünubiküm* bel entüm beşerün mimmen haleka, yağfiru limen yeşaü ve yüazzibü men yeşa’* ve Lillâhi mülküs Semavati vel Ardı ve ma beynehüma* ve ileyhil mesıyr;

Yahudi ve Nasara: “Biz Allâh’ın oğulları ve O’nun sevdikleriyiz” dediler... De ki: “Öyle ise sizi niçin suçlarınız yüzünden azaplandırıyor?”... Hayır, siz de O’nun yarattığı bir beşersiniz... Dilediğini mağfiret eder, dilediğine azap eder... Semâların, arzın ve ikisi arasındakilerin mülkü Allâh içindir... Dönüş O’nadır!

19-) Ya ehlel Kitabi kad caeküm Rasûlüna yübeyyinü leküm alâ fetretin miner Rusuli en tekulu ma caena min beşiyrin ve lâ neziyr* fekad caeküm beşiyrun veneziyr* vAllâhu alâ külli şey’in Kadiyr;

Ey kendilerine hakikat bilgisi verilmiş olanlar... Rasûllerin arasının kesildiği bir süreçte, size gerçekleri açıklayan Rasûlümüz gelmiştir... “Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi” demeyesiniz (diye)... İşte size müjdeleyici ve uyarıcı (Rasûl) geldi... Allâh her şey üzerine Kaadir’dir.

20-) Ve iz kale Musa li kavmihi ya kavmizküru nı’metAllâhi aleyküm iz ceale fiyküm enbiyae ve cealleküm müluken, ve ataküm ma lem yü’ti ehaden minel alemiyn;

Bir zaman Musa, halkına şöyle demişti: “Ey halkım, üzerinizdeki Allâh nimetini hatırlayın; içinizde Nebiler meydana getirdi ve sizi melîkler kıldı; âlemlerden hiç kimseye vermediğini (insana has olan yeryüzünde halife olması bilgisini) size verdi.”

21-) Ya kavmidhulül Ardal mukaddesetelletiy ketebAllâhu leküm ve lâ terteddu alâ edbariküm fetenkalibu hasiriyn;

“Ey halkım, Allâh’ın sizin için yazdığı (takdir ettiği) Arz-ı Mukaddes’e (kutsal vadi) girin, eskiye dönmeyin; yoksa hüsrana uğrayanlar olarak dönersiniz.”

22-) Kalu ya Musa inne fiyha kavmen cebbariyn* ve inna len nedhuleha hatta yahrucu minha* fein yahrucu minha feinna dahılun;

Dediler ki: “Yâ Musa, muhakkak ki orada zorba bir halk yaşıyor... Onlar oradan çıkıncaya kadar biz oraya asla giremeyiz... Şayet oradan kendiliklerinden giderlerse, o zaman biz gireriz.”

23-) Kale racülani minelleziyne yehafune en’amAllâhu aleyhimedhulu aleyhimül bab* fe izâ dehaltümuhu feinneküm ğalibune ve alellahi fetevekkelu in küntüm mu’miniyn;

Korktukları toplum içinden gelen Allâh’ın in’amda bulunduğu iki adam şöyle dedi: “Onların üzerine kapıdan girin... Ona girdiğinizde artık muhakkak ki siz galiplersiniz... Eğer iman edenler iseniz Allâh’a tevekkül edin (hakikatinizdeki El Vekiyl isminin özelliğinin, gereğini yerine getireceğine iman edin).”

24-) Kalu ya Musa inna len nedhuleha ebeden ma damu fiyha fezheb ente ve Rabbüke fe katila inna hahüna ka’ıdun;

Dediler ki: “Yâ Musa, orada oldukları müddetçe biz oraya ebeden girmeyeceğiz... Git, sen ve Rabbin; ikiniz savaşın! İşte burada oturucularız.”

25-) Kale Rabbi inniy lâ emlikü illâ nefsiy ve ehıy fefruk beynena ve beynel kavmil fasikıyn;

(Musa) şöyle dedi: “Rabbim... Muhakkak ki ben, sadece kendime ve kardeşime söz geçirebiliyorum... Artık bizimle o fâsıklar (inancı bozulmuşlar) topluluğunun arasını ayır.”

26-) Kale feinneha muharremetün aleyhim erbe’ıyne seneten, yetiyhune fiyl Ardı fela te’se alel kavmil fasikıyn;

Buyurdu ki: “Artık orası onlara kırk sene haram edilmiştir... Yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklardır... Artık sen de o fâsıklar (inancı bozulmuşlar) topluluğu için üzülme.”

27-) Vetlü aleyhim nebeebney Ademe BilHakk* iz karreba kurbanen fetukubbile min ehadihima ve lem yütekabbel minel ahar* kale leaktülenneke, kale innema yetekabbelullahu minel müttekıyn;

Onlara Âdem’in iki oğlunun haberini, Hak olarak anlat... Hani ikisi de birer kurban takdim etmişlerdi de, birinden kabul olunmuş, diğerinden kabul olunmamıştı... (Kabul olunmayan Kabil) şöyle dedi: “Kesinlikle seni öldüreceğim”... (Kabul olunan Habil) ise: “Allâh yalnızca muttakilerden kabul eder” dedi.

28-) Lein besatte ileyye yedeke li taktüleniy ma ene Bi basitın yediye ileyke li aktülek* inniy ehafullahe Rabbel alemiyn;

“Yemin ederim sen beni öldürmek için elini uzatsan da, ben elimi öldürmek için sana uzatacak değilim! Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allâh’tan korkarım!”

29-) İnniy üriydü en tebûe Bi ismiy ve ismike fetekûne min ashabinnar* ve zâlike cezaüz zalimiyn;

“İsterim ki hem benim suçumun vebalini hem de kendi suçunun vebalini yüklenesin; ateş ehlinden olasın... İşte budur zâlimlerin cezası!”

30-) Fe tavve’at lehu nefsühu katle ehıyhi fekatelehu feasbeha minel hasiriyn;

Nihayet benliğindeki hırs ve haset ona kardeşini öldürmeyi kolaylaştırdı, böylece onu öldürdü... Bu yüzden hüsrana uğrayanlardan oldu.

31-) Febe’asellahu ğuraben yebhasü fiyl Ardı li yüriyehu keyfe yüvariy sev’ete ehıyh* kale ya veyleta e’aceztü en ekûne misle hazel ğurabi feüvariye sev’ete ehıy* fe asbeha minen nadimiyn;

Bunun üzerine Allâh, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermek için, toprağı eşeleyen bir karga bâ’s etti... (Kabil) kendi kendine söylendi: “Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar olmaktan âcizim ki kardeşimin cesedini toprağa gömmeyi düşünemedim!” Artık pişmanlık duyanlardan olmuştu.

32-) Min ecli zâlik* ketebna alâ beni israiyle ennehu men katele nefsen Bi ğayri nefsin ev fesadin fiyl Ardı fe keennema katelen Nase cemiy’a* ve men ahyaha fekeennema ahyenNase cemiy’a* ve lekad caethüm Rusulüna Bil beyyinat* sümme inne kesiyren minhüm ba’de zâlike fiyl Ardı lemüsrifun;

Bu nedenledir ki İsrailoğulları üzerine şunu yazdık: “Kim bir kişiyi bir kişiye karşılık (kısas) veya yeryüzünde fesada karşılık olmaksızın öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir... Kim de onu diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibidir...” Andolsun ki Rasûllerimiz onlara açık deliller olarak geldi; ama hâlâ onlardan birçoğu bunun ardından, yeryüzünde israf etmektedirler (verdiklerimizi değerlendirmemekteler).

33-) İnnema cezaülleziyne yuharibunAllâhe ve RasûleHU ve yes’avne fiyl Ardı fesaden en yukattelu ev yusallebu ev tukattaa eydiyhim ve ercülühüm min hılafin ev yünfev minel Ard* zâlike lehüm hızyün fiyd dünya ve lehüm fiyl ahireti azâbün azıym;

Allâh ve O’nun Rasûlü ile savaşanların ve yeryüzünde fesat çıkartmak için uğraşanların yaptığının karşılığı; öldürülmeleri yahut asılmaları yahut ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi yahut hapsedilmektir. Bu onlara dünyada bir rezilliktir... Sonsuz gelecek sürecinde ise onlara azîm bir azap vardır.

34-) İllelleziyne tabu min kabli en takdiru aleyhim* fa’lemu ennAllâhe Ğafûrun Rahıym;

Ancak, elinize geçmeden önce tövbe edenler müstesna... İyi bilin ki Allâh Ğafûr’dur, Rahıym’dir.

35-) Ya eyyühelleziyne amenüttekullahe vebteğu ileyHİlvesiylete ve cahidu fiy sebiyliHİ lealleküm tüflihun;

Ey iman edenler! Allâh’tan korunun; O’na yakîn edinmenizi sağlayacak vesileyi isteyin ve O’nun yolunda azimle gayret edin ki kurtuluşa eresiniz.

36-) İnnelleziyne keferu lev enne lehüm ma fiyl Ardı cemiy’an ve mislehu meahu liyeftedu Bihi min azâbi yevmil kıyameti ma tukubbile minhüm* ve lehüm azâbun eliym;

Hakikati inkâr edenlere gelince; eğer yeryüzünde bulunanların hepsi ve bir o kadarı da beraber onların olsa da kıyamet sürecinin azabından kurtulmak için onu fidye verseler, onlardan bu asla kabul edilmez! Onlar için üzücü azap vardır.

37-) Yüriydune en yahrucu minen nari ve ma hüm Bi hariciyne minha* ve lehüm azâbün mukıym;

Ateşten çıkmak isterler ama oradan dışarı çıkamazlar... Onlar için daimî bir azap vardır!

167 / 188

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!