Cinn Sûresi: 1-28

AÇIKLAMA:

 

Cinn Sûresi, kaynak tertiplerde A’raf-YâSiyn sûreleri arasına yerleştirilmiştir!..

Nüzûl sebebi ile ilgili meşhûr rivayet:

Bir gün Hz. Rasûlullâh (s.a.v.) ashabından birkaç kişiyle birlikte Sûk-u Ukâz’a (Ukâz panayırı’na) doğru giderken Nahle denilen yerde ashabına sabah salâtı’nı kıldırmıştı!.. O’nun salât’ta okuduğu âyetleri işiten CİNlerdinledikleri Kurân’ın eseri bir farkındalığı hissedip hayranlık duymuşlar ve Kurân’ın uyarmak istediği ana husus olan “şirk” ve “ba’s” gerçeğini (bundan önceki inanç ve bilgilerinin yanlışlığını) kavramış ve bu olayı kendi topluluklarına da “Muhakkak ki biz, hayrete düşüren bir Kur’ân (hakikat okuması) işittik!’ (O) rüşde (olgunluğa) yönlendiriyor. Bu sebeple iman ettik Ona! Rabbimize hiç kimseyi asla ortak/şerîk tutmayacağız...” diyerek anlatmışlardı!.. İşte bu olay üzerine bu sûre nâzil oldu!..

Bu rivayetin daha detaylı versiyonunda şu ilave kısım vardır

Cinlerin semâdan (“Allâh’tan melekler, meleklerden cinler, cinlerden de insanlar bu gaybi bilgileri/vahyi alır”, Kureyş inancıdır) bilgi almalarının önünün kesilmesi üzerine, cinlerin en şereflilerinden bir grubun, bunu araştırmaya çıkmaları üzerine, bu salât’a rastladıkları şeklindedir!..

Hz. Rasûlullâh (a.s)’ın cinlerle görüşmesi bir defaya mahsus olmayabilir!..

Nitekim değişik bir rivayet şöyledir:

Hz. Rasûlullâh (s.a.v.)’e, cinlere Kur'ân okuması ve onları İslâm'a davet etmesi için emrolunması veya cinler’in görüşmek için böyle bir talepte bulunması üzerine, cinler ile görüşmeye giden Hz. Rasûlullâh (a.s)’ı, Hacûn dağı eteklerinde dinlemeye gelen cinlere Hz. Rasûlullâh a.s. Kur’ân okumuş, cinlerin suâllerini cevaplamış ve cinlere has bazı dinî hükümleri bildirmiştir!..

Kureyş lisânı üzere dillenen Kur’ân vahyi’nin ilk muhatabı olan Kureyş’in/insanların, “CİN= görünmeyen varlıklar” hakkındaki itikatlarını da düzelten bir sûre!..

İlginç olan, Kureyş’in, hatta bugün bile insanların/müslümanların anlamadığı Kurân’ın uyarmak/hatırlatmak istediği ana konuyu, o cin topluluğunun anlayıp fark etmesi, bu farkındalıkla müslim (müslüman) olması ve şirk üzere olan cin ve insanlardan kendilerini beri etmesidir!..

Vahiy süreci, konuların akışı ve hakikatin açılışı itibarıyla Cinn Sûresi için bu yer uygun gözüküyor!..

Kurân’da “ABDULLÂH” ismi iki defa geçer; ilki bu sûrede (19.âyetHz. Rasûlullâh a.s. için, ikincisi ise Meryem Sûresi’nde Hz. İsa a.s. için geçer!..

Rivayete göre, cinlerin, “Yâ RasûlAllâh, bize izin ver de senin secde (salât) ettiğin yerde, seninle birlikte salât’larda bulunalım?” demeleri üzerine, “Muhakkak ki secde mahalleri Allâh içindir. O hâlde (secde hâlinde) Allâh yanı sıra başka birine yönelmeyin!” âyeti nâzil oldu da Hz. Rasûlullâh a.s. onlara “Salât edin, ama insanların arasına karışmayın!” buyurdu!..

 

“B”İsmillâhir Rahmânir Rahıym

1-) Kul ûhıye ileyye ennehüsteme’a neferun minelcinni fekalu inna semı’na Kur’ânen ‘aceba;

De ki: “Bana vahyolunana göre; Cin’den bir topluluk (Kur’ân) dinleyip de: ‘Muhakkak ki biz, hayrete düşüren bir Kur’ân işittik!’ demişler.”

2-) Yehdiy ilerrüşdi feamenna Bih* ve len nüşrike Birabbina ehadâ;

(O,) rüşde (olgunluğa) yönlendiriyor. Bu sebeple iman ettik Ona! Rabbimize hiç kimseyi asla ortak tutmayacağız.”

3-) Ve ennehû te’alâ ceddu Rabbina mettehaze sahıbeten ve lâ veleda;

“Muhakkak ki Rabbimizin ceddi (azamet ve sultanlığı) çok yücedir... Ne bir dişi eş edinmiştir ne de bir çocuk!”

4-) Ve ennehû kâne yekulu sefiyhuna ‘alAllâhi şatatâ;

“Doğrusu bizim kıt anlayışlımız, Allâh hakkında saçma iddiada bulunuyormuş!”

5-) Ve enna zanenna en len tekulen’insu velcinnu ‘alAllâhi keziba;

“Biz gerçekten, ins ve cin Allâh hakkında asla yalan söylemez, diye zannetmiştik.”

6-) Ve ennehu kâne ricalun minel’insi ye’uzune Biricalin minelcinni fezadûhüm raheka;

“Doğrusu, insan türünden bazı rical (erkek veya kadın), cin türünden bazı ricale (erkek veya kadın) sığınırlar... Bu yüzden onların azgınlıklarını artırırlar.”

7-) Ve ennehüm zannu kema zanentum en len yeb’asâllahu ehadâ;

“Muhakkak ki onlar (insanlar), sizin gibi düşünüp, Allâh’ın hiçbir kimseyi asla bâ’s etmeyeceğini, zannetmişler!” (Bu âyet cinlerin de yaşadıkları beden boyutu itibarıyla ‘Ölüm - kıyamet’ aşaması sonrasına insanlar gibi vâkıf olmadıklarını göstermektedir. A.H.)

8-) Ve enna lemesnes Semâe fevecednaha müliet haresen şediyden ve şühüba;

“Gerçekten biz semâya dokunduk da onu, güçlü bekçilerle (kuvvelerle) ve şihablarla (anlamamızı önleyen ışınlarla) doldurulmuş bulduk.”

9-) Ve enna künna nak’udu minha meka’ıde lissem’ı, femen yestemi’ıl’Ane yecid lehu şihaben rasadâ;

“Biz anlamak için ondan mekân edinip oturuyorduk. Şimdi ise kim dinlese kendisi için gözetleyen tahrip edici ışın bulur!”

10-) Ve enna lâ nedriy eşerrun üriyde Bimen fiyl’Ardı em erade Bihim Rabbuhüm raşeda;

“Gerçek ki biz, arzda (bedende) olanlardan açığa çıkarılacak olan şerr mi; yoksa Rablerinin muradı, kendilerinde bir reşad mı (hakikati müşahedenin olgunluğu), buna vâkıf değiliz.” (Bu âyet dahi göstermektedir ki Rabbinin {Esmâ hakikatinin} kişiye ne yaşatacağı, kişinin Allâh indîndeki açığa çıkış amacı, cinler tarafından bilinmemektedir. A.H.)

11-) Ve enna minnessalihune ve minna dûne zâlik* künna taraika kıdeda;

“Bizden sâlihler vardır; yine bizden, ondan (Sâlihlik mertebesinden) aşağı olanlar da vardır... Biz çok çeşitli tarîkler (türleri - yapıları anlayışları farklı, kozmopolit halk) olduk.”

12-) Ve enna zanenna en len nu’cizAllâhe fiyl’Ardı ve len nu’cizehu hereba;

“Biz anladık ki, arzda Allâh hükmünü geçersiz kılamayız ve kaçarak da O’nun hükmünün yerine gelmesini önleyemeyiz!”

13-) Ve enna lema semi’nelhüda amenna Bih* femen yu’min Birabbihi fela yehafu bahsen ve lâ raheka;

“Biz hüdayı (Kurân’ı) işittiğimizde, Onun hakikat olduğuna iman ettik... Kim Rabbine hakikati olarak iman ederse, (artık o) ne hakkının eksik verilmesinden korkar ve ne de zillete düşürülmekten!”

14-) Ve enna minnelmüslimune ve minnelkasitun* femen esleme feülâike teharrev raşeda;

“Bizden teslim olmuşlar da vardır, hükümlere âsi olan zâlimler de vardır... Teslim olanlar, hakikatin olgunluğuna talip olanlardır.”

15-) Ve emmelkasitune fekânu licehenneme hatabâ;

“Hükümlere karşı çıkan zâlimler ise cehennem için odun oldular!”

16-) Ve en levistekamu ‘alettariykati leeskaynahüm mâen ğadeka;

Gerçek şu ki, onlar tarikat (hakikatine giden yol) doğrultusunda yürüselerdi, elbette onlara bol bir su (marifet ve ilimle) suvarırdık.

17-) Lineftinehüm fiyh* ve men yu’rıd ‘an zikri Rabbihi yeslükhu ‘azâben sa’adâ;

Onları, onunla denerdik ne oldukları açığa çıksın diye. Kim Rabbinin zikrinden (hatırlattığı Hakikatinden) yüz çevirirse, onu gittikçe şiddetlenen bir azaba sokar!

18-) Ve ennelmesacide Lillâhi fela ted’u ma’allahi ehadâ;

Muhakkak ki secde mahalleri Allâh içindir. O hâlde (secde hâlinde) Allâh yanı sıra başka birine yönelmeyin!

19-) Ve ennehû lemma kame ‘Abdullahi yed’uhu kâdu yekünûne ‘aleyhi libeda;

Ne zaman Abdullâh (Allâh kulu - Hz. Muhammed), O’na yönelerek kalksa, çevresinde çullanıyorlar!

20-) Kul innema ed’u Rabbiy ve lâ üşrikü BiHİ ehadâ;

De ki: “Ben yalnızca Rabbime yönelirim (O’ndan isterim)! Hakikatim olan O’na hiç kimseyi ortak etmem!”

21-) Kul inniy lâ emlikü leküm darran ve lâ raşeda;

De ki: “Kesinlikle, size ne bir zarar verebilirim ve ne de hakikati yaşama olgunluğu oluşturabilirim; (bunlar Allâh’ın sizde açığa çıkaracağı şeylerdir!)

22-) Kul inniy len yuciyreniy minAllâhi ehadun ve len ecide min dûniHİ mültehada;

De ki: “Gerçektir ki, kimse Allâh’tan beni kurtaramaz ve O’nun dûnunda sığınılacak yoktur!”

23-) İlla belâğan minAllâhi ve risalâtihi ve men ya’sıllâhe ve RasûleHU feinne lehu nare cehenneme halidiyne fiyha ebeda;

Sadece Allâh’tan bir bildirim ve O’nun risâletleri istisna! Kim Allâh’a ve Rasûlüne âsi olursa, sonsuza dek içinde kalacağı cehennem ateşi vardır!

24-) Hattâ izâ raev ma yu’adune feseya’lemune men ad’afu nasıren ve ekallu ‘adeda;

Nihayet vadolundukları şeyi (ölüm) gördüklerinde anlayacaklar kim azınlıkta ve çaresizmiş!

25-) Kul in edriy ekariybun ma tu’adune em yec’alu lehû Rabbiy emeda;

De ki: “Vadolunduğunuz yakın mıdır, yoksa Rabbim uzun bir süre mi tanımıştır, bilmiyorum.”

26-) ‘Alimülğaybi fela yuzhiru ‘alâ ğaybihi ehadâ;

Gayb’ın bilenidir! Zâtî Gayb’ını kimsede açığa çıkarmaz;

27-) İlla menirteda min Rasûlin feinnehu yeslükü min beyni yedeyhi ve min halfihi rasadâ;

Sadece irtiza ettiği (seçtiği; arındırdığı) bir Rasûl istisnadır bundan! Muhakkak ki O, Onun (O Rasûlün) önünden ve arkasından rasat (gözeten, koruyan) koyar!

28-) Liya’leme en kad ebleğû risalâti Rabbihim ve ehatâ Bima ledeyhim ve ahsa külle şey’in ‘adedâ;

Tâ ki Rablerinin risâletlerini gerçekten tebliğ ettiklerini bilsinler. Onlardakileri ihâta etmiş ve her şeyi detaylarıyla kaydetmiştir!

61 / 188

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!