Fâtiha Sûresi (Vahy): 1-7
AÇIKLAMA:
Fâtiha Sûresi’nin nüzûl tertiplerinde yeri ile ilgili tam bir ittifak yoksa da tüm Kur’ân vahyi’nin inzâl olan İLK TAM SÛRESİ olduğu ve tüm inzâl olanların ÖNCESİNE yerleştirildiği, bizzat Hz. Rasûlullâh (s.a.v. = SallAllâhu Aleyhi ve Selleme)’nin sahih sözü ve sünneti ile sabittir!..
Ayrıca “Fâtiha’tul Kitâb= Kitâb’ın açıcısı, Kitâb’ın önsözü”, “Ümm’ül Kitâb/Kur’ân= Kitâb’ın/Kurân’ın anası/aslı/özü” tanımlamaları da bizzat Hz. Rasûlullâh (s.a.v.) tarafından yapılmıştır!..
Kur’ân vahyi’nin hitap tarzının nübüvvet sürecinde farklılık arzetiği ve bu nedenle herhangi bir sûrenin az-çok vahyin hangi dönemine denk geldiği, ibâre-uslûp-konusundan, ehli tarafından yaklaşık olarak tespit edilebilir iken, Fâtiha Sûresi bu usülle bir yere yerleştirilecek gibi değildir!..
Kur’ân vahyi’nde Fâtiha Sûresi orijinal bir statüdür!.. Sanki Kur’ân ve Fâtiha Sûresi (Hicr: 87) durumu var!..
Fâtiha Sûresi’nin inzâli ile ilgili rivayet edilen hadîs-i şerîf:
Hz. Rasûlullâh (s.a.v.), Hz. Hadîce (r.a.)’ya (vahyin başlama aşamasında) gizlice şöyle dedi:
“Yalnız (tek) kaldığımda bir nidâ işittim... Vallâhi, bunun (fena) bir iş (cin etkisi vb) olmasından korktum!”
Hz. Hadîce r.a. şöyle dedi:
“MaâzAllâh (Allâh’a sığınırım), Allâh sana öyle bir şey yapmaz... Vallâhi, muhakkak ki sen emaneti te’diye edersin (yerine getirirsin), sıla-ı rahm yaparsın (akrabalık hakkını ulaştırırsın) ve doğru söz söylersin (yalan yok sende)!”
Derken Hz. Rasûlullâh (a.s. = AlehisSelâm)’ın evde bulunmadığı bir sırada Hz. Ebû Bekr (r.a. = RadıyAllâhu Anhu) eve gelir ve Hz. Hadîcevalidemiz, Rasûlullâh a.s.’ın kendisine söylediklerini ona anlatır ve “Yâ ‘Atıyk (antika, eski dost?... Veya bir hadis-i şerif’e göre “Atıykullâhe minenNâr= Allâh’ın Nâr’dan azâd ettiği (azadlık, özgür adam)”), Muhammed ile birlikte Varaka B. Nevfel’e git!” der...
Rasûlullâh a.s. yanlarına girdiğinde, Hz. Ebû Bekr (r.a.), Hz. Rasûlullâh’ın elini tuttu ve dedi ki: “Bizimle Varaka’ya yürü (Varaka’ya gidelim)” ...
Rasûlullâh (s.a.v.): “Sana kim haber verdi?” dedi... Hz. Ebû Bekr: “Hadîce” dedi ve beraberce Varaka’ya gittiler ve (meseleyi) ona anlattılar...
Hz. Rasûlullâh şöyle dedi: “Yalnız (tek) kaldığımda arkamdan ‘Yâ Muhammed, Yâ Muhammed’ diye bir nidâ işitiyorum, bundan dolayı ben de arz’da kaçıyorum?” ...
Varaka dedi ki: “Hayır, böyle yapma!.. Sana (bu ses) geldiğinde, ne dediğini işitinceye kadar (yerinde) sabit ol... Sonra bana gel ve (ne dediğini)bana haber ver” ...
Ne zaman ki Hz. Rasûlullâh yalnız kaldı ona: “Yâ Muhammed!.. De ki: ‘B’ismillâhirRahmânirRahıym, elHamdu Lillâhi Rabbil Alemiyn…. Ve ledDaaalliiiyn (e ulaşıncaya kadar)”, “De ki: Lâ ilâhe illAllâh!” (diye bir işittirici) nidâ etti...
Sonra Hz. Rasûlullâh (s.a.v.) Varaka’ya gitti ve onu (olanı) ona zikretti...
Bunun üzerine Varaka O’na dedi ki: “Müjde, müjde sana!.. Ben şahâdet ederim ki sen Meryemoğlu İsa’nın kendisini müjdelediğisin ve muhakkak ki sen Musa’nın nâmûs’u misli üzeresin ve sen Nebiyyi Mürsel’sin!.. Ve muhakkak ki bu günden sonra sen cihâd ile emrolunacaksın... Eğer ona erişirsem, muhakkak ki seninle birlikte (senin yanında) cihâd ederim” ...
Varaka vefat ettiğinde Rasûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Andolsun ki o kass’ı (keşiş’i), üzerinde ipek elbiseler olduğu halde cennette gördüm... Çünkü o bana iman etti ve beni tasdik etti!”...
Not: Bu hadis’in, Hz. Ebû Bekr r.a.’ın bahsedilmediği rivayet şekli de vardır!..
Eûzü Billâhi mineş şeytânir raciym
İnsandaki vehim kuvvesinin şartlanmalarla “yok”u var, “var”ı yok olarak düşünmesi sonucu; insana kendini Allâh Esmâ’sı dışında bağımsız bir varlık ve beden kabul ettiren; bunun sonucu olarak da gökte bir tanrı kabulüne yönlendiren, taşlanmış şeytanî vesveselerden, Hakikatim olan Allâh Esmâ’sının koruyucu kuvvelerine sığınırım.
1-) BismillâhirRahmânirRahıym;
(“B” işareti kapsamı itibarıyla) Esmâ’sıyla varlığımı yaratan ismi Allâh olanın Rahmâniyeti ve Rahıymiyeti ile...
2-) El Hamdu Lillâhi Rabbil’âlemiyn;
“Hamd” (Esmâ’sıyla yarattığı âlemleri her an dilediğince değerlendirmek), âlemlerin Rabbi olan Allâh’a aittir...
3-) Er Rahmânir Rahıym;
Rahmân ve Rahıym’dir. (Rahmâniyetiyle Esmâ âlemini meydana getiren ve Rahıymiyetiyle Esmâ âlemindeki mânâlar ile her an âlemleri yaratandır.)
4-) Mâliki YevmidDiyn;
Din hükümlerinin (Sünnetullâh) yaşanmakta olduğu sonsuz sürecin Mâlik – Melik’idir.
5-) İyyake na’budu ve iyyake nesta’iyn;
Sadece sana kulluk ederiz ve bunun farkındalığı için yardımını niyaz ederiz. (El Esmâ ül Hüsnâ anlamlarını açığa çıkarmak suretiyle tüm yaratılmışlar olarak sana kulluk etmekteyiz ve bunun farkındalığına ermemiz için yardımını isteriz.)
6-) İhdinas Sıratal’müstakıym;
Bizi sırat-ı müstakime (Hakikate erdiren yola) hidâyet et.
7-) Sıratalleziyne en’amte aleyhim;
Ki o, in’amda bulunduklarının (nefslerinin hakikati olan Allâh Esmâ’sına iman edip, ondaki kuvvelerin farkındalığını yaşayanların) yoluna...
Ğayril’mağdûbi aleyhim;
Gazabına uğrayanların (âlemlerin ve nefsinin hakikatini göremeyip benlikleriyle kayıtlananların)
Ve laddaaalliyn;
Ve (Hakikatten – Vâhid’ül EHAD’üs Samed olan Allâh ismiyle işaret edilen anlayışından) saparak şirk koşanların yoluna değil.