İhlâs Sûresi: 1-4
AÇIKLAMA:
İHLÂS SÛRESİ...
“KUL= De ki!” ile başlayan ilk sûre ve ilk âyet!..
“Kurân’ın üçte birine denk” denilen azametli İhlâs Sûresi, Kureyş müşrikleri ve/veya ehli kitap yahudilerinin Hz. Rasûlullâh (s.a.v.)’e, “Allâh” ismiyle işaret ettiği Rabbi hakkında sorular sormaları üzerine nâzil olduğu rivayet olunuyor...
“Rabbinin nesebini (orijininin neye dayandığını, varlığını neyin meydana getirdiğini) bize anlat?”,
“Rabbinden bize haber ver, bizim için Rabbini tavsif et (niteliğini bildir); HÛ/O nedir (nasıl bir şeydir), hangi şeydendir O?”,
“Mahlûkatı Allâh yarattı; peki Allâh’ı kim yarattı?” gibi...!
Yahudi bilgin ve önderlerinin Hz. Rasûlullâh a.s. ile hicret’ten çok önce de direk ve dolaylı –imtihan gibi- soruları ve ilgilenmeleri başlamıştı!..
Tekviyr Sûresi açıklamasında da geçtiği üzere buraya kadar hep “Yaradan Rabbin; El-A’lâ Rabbin; Rabb’ulâlemiyn olan Allâh” vb “rubûbiyet”i itibarıyla “Allâh”ı tanıtma ağırlıklı iken, burada “AHADİYET”i itibarıyla tanıtma var!..
Abdullâh İ. Abbâs ra.’ya göre Kureyş müşrikleri’nin bu istekleri (‘Ey Muhammed, Rabbinin nesebini (neye dayandığını, aslını) bize anlat?’) üzerine İHLÂS SÛRESİ ile birlikte Bakara: 163 “İlâh kabûl ettiğiniz, Vâhid’dir (TEK’tir, ikincisi olmayan sayılırlıktan berî olan)! Tanrı yoktur, sadece “HÛ” ve Rahmân ur Rahıym’dir (her şeyi kendi rahmetinden, Esmâ’sından meydana getirmiştir)!” âyeti de nâzil olmuştur!..
Bu rivayeti dikkate alırsak, Allâh’ın AHADİYETİnden sonra ULÛHİYETİ itibarıyla da tanıtılmış oluyor!..
Şayet Bakara: 163’ü mevcûd yerinde, Medine döneminde nâzil olmuş kabul edersek, Bakara Sûresi’ndeki bu kısımlar için, Hz. Rasûlullah (a.s)’ın Kureyş veya Arap müşrikleri’nden sonra en büyük muhatabı ve kuvvetli muhalifi olan ehli kitap yahudileri’ni dikkate almalıyız...
Zira “tenzih”i yanlış algılayan yahudiler, “Allâh”ı dışsallıkta bir ilâh= tanrı olarak tasavvur ettiler!..
Niteki Yahudi Ezânı’nda “Tanrımız bir tek ilâhdır” kavramı ile çağrı yapılır!..
Âyetteki “ilâhuküm= sizin ilâhınız” tabiri öncelikle yahudilere (sonra benzer kabulde olanlara)dir!
Âyetteki “İlâhun Vâhid= Vâhid (Bir Tek) İlâh’dır” kısmı bu hâliyle bırakılsa da âyetin kalan kısmı (ilâhuküm’un ikinci haberi veya İlâhun Vâhid’den kasdedilen bedel) olmasa, buna müşrikler itiraz etse de yahudiler bunu zaten kabul eder!..
Bu nedenle âyet devam ediyor; “Lâ ilâhe illâ HuverRahmânurRahıym= İlâh/tanrı yoktur, sadece “HÛ” erRahmân’ur Rahıym’dir!”
Bunu hem yahudiler hem iman ehli olmayan diğerleri algılayıp kabullenemiyor!..
“B”İsmillâhir Rahmânir Rahıym
1-) Kul HUvAllâhu Ehad;
De ki: “HÛ Allâh EHAD’dır! (son - sınır kavramsız TEK’tir)”
2-) Allâhus Samed;
“Allâh SAMED’dir (Som, kendisine bir şey eklenmesi, genişlemesi ya da kendisinden bir şey açığa çıkması söz konusu olmayan);”
3-) Lem yelid ve lem yûled;
“Doğurmamış ve doğurulmamıştır; (kendisinden varolmuş meydana gelmiş ikinci bir yapı yoktur ve kendisini var eden de yoktur)”
4-) Ve lem yekün leHU küfüven ehad;
“O’na hiçbir küfuv (denk) olmadı! (hiçbir düşünülen O’na denk özellikler açığa çıkaramaz.)”